28 Ağustos 2012 Salı

Su(s) - ma !

Yağmur yağsa da, belli olmasa artık ağladığımız.. Yanaklarımızdan süzülüp mazgallara aksa, yağmura, suya karışsa..

Su gibi aziz ol derler, yada su gibi temiz, su gibi berrak ol derler ya hani. Ben 'su gibi gel' diyorum, ki biliyorsun, özlediğimiz 'su götürmez bir gerçek'.. Ben su gibi gel diyorum, Güleryüz 'gittiğin yağmurla gel' diyor. Ortak paydada 'gel' diyoruz yani be adam, GEL. Yeter ki yine gözlerinden taşarcasına sev, yeter ki yine üç kere öpüp başıma koyabileyim ellerini.. 

Çünkü dünya kötü biliyorsun, ve sen yokken daha da boktan. Çünkü sen olmazsan kötü adamlar kaçırır beni ! Biliyorsun benim bilincim nasırlı, benim savunmasızlığım baki.. Benim ellerim küçük, ellerin olmadan avuçlayamam bir çocuğun yüzünü. Yüksek raflara da uzanamam sen olmadan.. En önemlisi şarkı söyleyemem, sesimi nefes borunda bıraktığımdan..
Nasıl biliyorsan öyle gel, ister dura dinlene gel, ister koşaradım, istersen bir sigara iç öyle gel.. Buralara yağmur yağmıyor, kış gelmiyor, oysa ben sadece üşürken bekleyebilirim seni.. Yo hayır, nasıl gittiysen öyle gel, koşaradım gel, hani hiç arkana bakmadan ! Yağmur yağmıyor çünkü buraya, bekleyemiyorum..
Su gibi gel diyorum, sen su(s)uyorsun. Bir kez olsun konuş, hiç değilse dök yüzünü, razıyım. Hatta bağır, çağır, ama susarak sövme bu kadar.. Biliyorsun, sen susunca başlar benim figanım. Ne olur beni artık bağırtma..

Yağmur yağacak, ve sen geleceksin, biliyorum.. Biliyorum, 'Su akar yatağını bulur..' 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder