5 Eylül 2013 Perşembe

yıl bindokuzyüzbilmemkaç






Bir kitabın ilk sözleri gibi artık aşk'a inanmak, 'yıl bindokuzyüzbilmemkaç'la başlayan.. Kalbimin nazik güvercin kanatları yok artık, kumsallardaki ayak izleri, terleyen avuçlar yok ve ıhlamur kokulu çarşaflar. Yaş'larımı almadan kolaydı şehirlerce koşmak, şimdi yalnızca nefes almanın santimetre karesi üzerine bütün muallaklar.. 

Kalbime attığınız bütün ıslak imzalar en merkezi yerinden kurudu, sur'una üç defa üflesek, belki kıyamet bile kopmayacak.. Siz, -ruhumun selasını okuyan-; hep istenen ama çok korkulandır ya ölüm, altı üstü ölüm kadar güzelsiniz, o kadar..

Geçmişin paçalarından süzülenlerden mesh ediyorum elimi, yüzümü, artık günahı yok. Bir küçük balığa anlatıyorum, -belli ki unutacak-, elbette ki onun boynuna günahı !

Sır değil artık aramızda olanlar, öyle ya ellerim şahittir, ve belki de aynalar. Ve su damlaları şahit olmalı, parmak uçlarımdan süzüldükten sonra siz, bir kitabın ilk sözleri gibi aşk'a inanmak, 'yıl bindokuzyüzbilmemkaç'la başlayan.     kedilijelibon

16 Şubat 2013 Cumartesi

başlık'sız




  

Gökyüzü güneşten yoksun, hava yağmur kere yağmurken bekliyorsun biliyorum sana yazılacakları. Ki biliyorum, hiç bir zaman sevemedin kurşuni havaları. Sana biat eden her kadından sonra bekliyorsun, biliyorum. Büyük harflerle konuşurken bekliyorsun, her döndüğün yeminle bir sigara tutuştururken, radyodaki adam lacivert ses tonuyla 'bunca zaman bana anlatmaya çalıştığını, kendimi bulduğumda anladım' derken, sana yazılacakları bekliyorsun, biliyorum.

Vazgeçebilmek külfettir diyorsun, ve ben yine kaldıramayacağım çakıl taşlarının altına sokuyorum elimi, ayağımı. Ciğerlerimdeki tüm dumanı üflüyorum, derin bir nefes alıyorum sensiz bunu başarabiliyormuşum gibi. Öfkeyle kalkıp, zararına sövüyorum hiç durmadan. Sonrası iyilik, güzellik diyorum, oysa 'aşk spontane bencilliklere sahiptir' diyorlar, bilirsin, unutuyorum. Ve biliyorum, sana yazılacakları bekliyorsun.

Anlat diyorsun, hani şu sana anlattığım bütün çocuklarım öldü senden sonra, çocuğum öldü. Merasimsiz toprağa gömdüm sancıyarak, seni sen yapan ne varsa sensiz kaldı senden sonra, ve hepsini gömdüm. Turuncu iklimlerim kan kırmızı yapraklar döktü senden sonra, bozkırlarımdan verdim ne varsa. Kirpiklerimi ıslatmadan yağmurlarda yürüdüm, kötü kadın oldum, kendimle kötü konuştum. Senden öncesini sevdim senden sonra, ama haz etmedim sonra'lardan. Yine de biliyorum, bekliyorsun sana yazılacakları hala. 

Sandıklarımı açtım, naftalin kokusuyla yazıyorum sana, siyah granitlere adınla başlayan is rengi levhalar asarak yazıyorum, kimse anlamasın diye. 'Bundan sonra fark eder mi' bilmem ama, ben bundan sonrasını, fark etmeden yazıyorum. Çünkü biliyorum, bekliyorsun sana yazılacakları. Çünkü biliyorum, elin kaleme değmeden, sürekli yazıyorsun..      kedilijelibon





6 Ocak 2013 Pazar



Adam içinden konuşuyor, kadın içinden ağlıyordu..


Benzer mazileri vardı, onmaz salon acıları ve gülüştükleri hıçkırıkları.. 

Arkalarına bakmaktan yorulmuştu ikisi de, stabil yanlışlarından ve sürekli yerle yeksan olmaktan.

'Güvenmek' diyordu adam bildiği tek mastar halinde doğrudan bahsederken, adam güvenmek diyordu yalnız, kadın sayfalarca yazıyordu gönlünün gözünden.

Ve kadın 'huzur' diyordu, sadece huzur. Adam cebinden çıkarıyordu huzura dair ne varsa, bir kavanozda biriktiriyordu.

Benzer gülüşmeleri vardı, benzer sevişleri ve benzerdi sigara tutuşları.. 

Adam içinden gülüyor, kadın içinden seviyordu..    kedilijelibon




3 Aralık 2012 Pazartesi

Bugün




Senin için bir kaç adamla kavga ettim bugün; senden arta kalanları almak istediler diye, sövdüm hepsine. Senin için bir adamın kalbine yumruk attım bugün, içinde 'ben' varken üstelik. Senin için sokaklara tükürdüm bugün, vitrin camlarını tekmeledim. 
Geniş kaldırımlı sokaklarda koştum bugün senin için, Teleferiğe uzanan caddelerden geçtim. Gözleri fener gibi yanan bir kız çocuğu sevdim burnu sana benzediği için. Sana dokunamadıkları için çok sevdiğin ellerimi kanattım bugün, tükürdüm emip kanımı.
Yeşil kaplı defterlerimi siyaha boyadım bugün divit ucuyla, senin için. Senin için gökyüzüne baktım bugün, yağmur yağdırdım gözlerimden. Saçlarımdan bir tutam kesip yağmura bıraktım. Sigaramın ucuyla yaktım koca İstanbul'u bugün, senin için. Kollarımı açtım, dirseklerimi kanatırcasına, kilometrelerce bağırdım.
Haysiyeti metelik etmezlerin ciğerlerini muştaladım bugün küçük ellerimle, senin için. Rezalet çıkardım bugün can pazarında. Çiçeklere su verdim yine de geçerken, bize ait yalnızca onlar kalabilsin diye. 
Sübhanekeler, Rabbenalar ezberledim bugün senin için, koşup düşerken dizlerin yara olmasın diye. Dünyanın magmasına tükürdüm içimdeki ateşten kurtulmak için. 'La' notasını imha ettim şarkılar çalmasın diye bugün, senin için. 
Senin için seni yazdım bugün, yalnızca senin için.   kedilijelibon
                                         


28 Ağustos 2012 Salı



..talk to me like lovers do.. 

Su(s) - ma !

Yağmur yağsa da, belli olmasa artık ağladığımız.. Yanaklarımızdan süzülüp mazgallara aksa, yağmura, suya karışsa..

Su gibi aziz ol derler, yada su gibi temiz, su gibi berrak ol derler ya hani. Ben 'su gibi gel' diyorum, ki biliyorsun, özlediğimiz 'su götürmez bir gerçek'.. Ben su gibi gel diyorum, Güleryüz 'gittiğin yağmurla gel' diyor. Ortak paydada 'gel' diyoruz yani be adam, GEL. Yeter ki yine gözlerinden taşarcasına sev, yeter ki yine üç kere öpüp başıma koyabileyim ellerini.. 

Çünkü dünya kötü biliyorsun, ve sen yokken daha da boktan. Çünkü sen olmazsan kötü adamlar kaçırır beni ! Biliyorsun benim bilincim nasırlı, benim savunmasızlığım baki.. Benim ellerim küçük, ellerin olmadan avuçlayamam bir çocuğun yüzünü. Yüksek raflara da uzanamam sen olmadan.. En önemlisi şarkı söyleyemem, sesimi nefes borunda bıraktığımdan..
Nasıl biliyorsan öyle gel, ister dura dinlene gel, ister koşaradım, istersen bir sigara iç öyle gel.. Buralara yağmur yağmıyor, kış gelmiyor, oysa ben sadece üşürken bekleyebilirim seni.. Yo hayır, nasıl gittiysen öyle gel, koşaradım gel, hani hiç arkana bakmadan ! Yağmur yağmıyor çünkü buraya, bekleyemiyorum..
Su gibi gel diyorum, sen su(s)uyorsun. Bir kez olsun konuş, hiç değilse dök yüzünü, razıyım. Hatta bağır, çağır, ama susarak sövme bu kadar.. Biliyorsun, sen susunca başlar benim figanım. Ne olur beni artık bağırtma..

Yağmur yağacak, ve sen geleceksin, biliyorum.. Biliyorum, 'Su akar yatağını bulur..' 

23 Ağustos 2012 Perşembe

Halet-i Ruhiyye

Önceden herşey güzeldi. Önceden herşey çirkin. Önceden herşey heyecanlıydı. Herşey yorucuydu önceden. Şimdi herşey hissiz.. Herşey hissiz şimdiden..